26 Aralık 2013 Perşembe
30 Kasım 2012 Cuma
hayat sevince güzel, sevince tatlı güzel.
burada keep calm mağazası yok fakat her mağazada mutlaka bir keep calm var. "keep calm for ladies'"i de river island'dan almıştım. arkasında "good advice for hard times" yazıyor diye hiç yanımdan ayırmıyorum. içinde türlü türlü güzel laf var. yarın öbür gün dost meclislerinde "Nothing in life is to be afraid of. It is only to be understood...Marie Curie..." diyip prim yapabilmek için öss'ye yeniden girecekmiş tandansında okuyup çalışıyorum. yüzlerce güzel tavsiyenin arasından işte sizin için seçtiklerim! gece gece tepenize tüneyen, benim ben!...zeki müren!!....
Friendship,
"Men kick friendship around like a football but it doesn't seem to break. Women treat it like glass and it goes to pieces." Anne Morrow Lindbergh.
"Friendship is not possible between two women, one of whom is very well dressed." Laurie Colwin.
"If you judge people, you have no time to love them." Mother Teresa.
Conversation,
"The opposite of talking isn't listening. The opposite of talking is waiting." Fran Lebowitz.
Work,
"Take your work seriously, but never yourself." Dame Margot Fonteyn.
Men,
"When a man gives his opinion he's a man. When a woman gives her opinion she's a bitch." Bette Davis.
"Can you imagine a world without men? No crime and lots of happy fat women." Nicole Hollander.
Marriage,
"Whatever you may look like, marry a man your own age - as your beauty fades, so wil his eyesight." Phyllis Diller.
Sex,
"An orgasm a day keeps the doctor away!" Mae West.
"If you use the electric vibrator near water, you will come and go at the same time." Louise Sammons.
Children,
"Never lend your car to anyone to whom you have given birth." Erma Bombeck.
"Loving a child doesn't mean giving in to all his whims; to love him is to bring out the best in him, to teach him to love what is difficult." Nadia Boulanger.
"Children are our second chance to have a great parent-child relationship." Laura Schlessinger.
"The finest inheritance you can give to a child is to allow it to make its own way, completely on its own feet." Isadora Duncan.
Housework,
"I'm not going to vacuum till sears makes one you can ride on." Roseanne Barr.
"Don't cook. Don't clean. No man will ever make love to a woman because she waxed the linoleum - 'My God, the floor's immaculate. Lie down, you hot bitch!'." Joan Rivers.
"They're sure housework won't kill you, but why take the risk?" Anon.
Relaxation,
"There is no pleasure in having nothing to do; the fun is having lots to do and not doing it." Mary Wilson Little.
Happiness,
"To be kind to all, to like many and love a few, to be needed and wanted by those we love, is certainly the nearest we can come to happiness." Mary, Queen of Scots.
"Happiness is not a goal; it is a by-product." Eleanor Roosevelt.
"Why not seize the pleasure at once, how often is happiness destroyed by preparation, foolish preparations." Jane Austen.
"It is only possible to live happily ever after on a day-to-day basis." Margeret Bonnano.
"Happiness must be cultivated. It is like character. It is not a thing to be safely let alone for a moment, or it will run to weeds." Elizabeth Stuart Phelps.
Self worth,
"The way you treat yourself sets the standard for others." Dr Sonya Friedman.
Looks,
"Dress is at all times a frivolous distinction, and excessive solicitude about it often destroys its own aim." Jane Austen.
"Plainness has its peculiar temptations quite as much as beauty." George Eliot.
"Beauty is the first present nature gives to women and the first it takes away." Fay Weldon.
"A dress makes no sense unless it inspires men to want to take it off you." Françoise Sagan.
Exercise,
"Exercise is a dirty word. Every time i hear it, i wash my mouth out with chocolate." Anon.
"If god had wanted us to bend over, he would have put diamonds on the floor." Joan Rivers.
Diet,
"Never eat more than you can lift." Miss Piggy.
"Life is uncertain. Eat dessert first." Ernastine Ulmer.
Middle age,
"Inside every older person is a younger person wondering what happened." Jennifer Yane.
"Middle age is when a guy keeps turning off lights for economical rather than romantic reasons." Lillian Carter.
Adversity,
"If you don't like something change it; if you can't change it, change the way you think about it." Mary Engelbreit.
Courage,
"You can't be brave if you've only had wonderful things happen to you." Mary Tyler Moore.
Old age,
"An archaeologist is the best husband for a woman can have: The older age she gets, the more interested he is in her." Agatha Christie.
"It's never too late to be what you might have been." George Elliot.
"Wisdom doesn't come automatically come with old age. Nothing does - except wrinkles. It's true, some wines improve with age. But only if the grapes were good in the first place." Abigail Van Buren.
"Old age is like a plane flying through a storm. Once you're aboard, there's nothing you can do." Golda Meir.
Life,
"Look twice before you leap." Charlotte Bronte.
"Don't be afraid your life will end; be afraid that it will never begin." Grace Hansen.
"Don't wait for your 'ship to come in,' and feel angry and cheated when it doesn't. Get going with something small." Irene Kassorla.
Death,
"Millions long for immortality who don't know what to do with themselves on a rainy sunday afternoon." Susan Ertz.
"The bitterest tears shed over graves are for words left unsaid and deeds left undone." Harriet Beecher Stowe.
16 Eylül 2012 Pazar
o balkabağı sindirellanın arabası değil götüymüş, 12den sonra da gece kulübüne dönüşüyomuş.
aynı anda da terbiyesiz erkeklere...
çok uzun süreden beri hiç hissetmediğim kadar temkinli, ciddi ve karanlık hissediyordum. ne zamandır ertelediğim şu işkence akşamını yaptım. bir romantik komedi seçip arkama yaslanarak süt ve kurabiye tüketmedim. bir işkence akşamı; eski fotoğraflar, yazışmalar, görüntüler ve beynin kat kat derinine itilmiş hislerin, bilerek ve isteyerek, mazoşistçe gün yüzüne çıkarılması işlemidir. yer yer göz yaşı dökerek ve aynanın önünde ağlayarak (ki aynanın önünde ağlayıp kendimi, yansımam yardımıyla daha da ajite etmek en büyük zevklerimden biridir) asla cevabı bulunamayacak bazı soruları yeniden gündeme getirmektir. bu cevabı asla bilinmeyen sorularla kendini üzüp hırpalamaktan zevk almadığınızı söylemeyin bana şimdi sakın. tomboyundan peri bokuna kadar geniş bir yelpazedeki çeşit çeşit kadına sesleniyorum: köpekler gibi aşık olup akabinde terk edilince, sert bi giriş ve "martini lütfen!" artizliğini devam ettirebileceğini mi sandın? sen de yorganın altına girip uzun bir süre öyle lök gibi yatacaksın. tek düşünebileceğin de herhangi bir gerekçe sunulmadan bitirilmiş ilişkin olacak...
öte yandan, ah o ilk terk ediliş, ilk heyecan, kanın damarlardan beyne doğru ilk hücumu, ilk sendeleyiş; derinin altında sinirlerin bir bir kısa devre yaparken, yüzeyde ilk buz kesiş. bir kaç dakika önce sevişme hayalleri kurup aradığın adamın telefonun öbür ucundan gelen uzak ve soğuk "bitti"si. o "bitti"ciğin seninle onun arasına çektiği sınırın yarattığı ve gün be gün sapıklaşan o ulaşma isteği.
ben burda, "partnerlik ilişkisi bitiminde dikkate alınması gereken anti-travmatik erkek davranışlarına örnek ve davranışsal bozuklular dahilinde post-apocalyptic eğilimler gösteren kadının psikolojideki konumu" başlıklı tezimi, daha anlaşılabilir kılmak adına, tüm kadınların yalanlasalar da izlediklerini bildiğimiz "sex and the city" isimli, aslında şehirli kaltakların hayatlarını anlatan diziden bir alıntı yapmak istiyorum:
" Ayrılmanın iyi bir yolu olmadığını düşünenlere;
Aslına bakarsanız, var. Bir kadının yüzüne, artık onu görmek istemediğinizi söyleyecek cesaretiniz ve kibarlığınız olabilir. Bir ilişkiye son vermeyi, bir e-posta, bir mesaj veya telefon kullanmadan da yapabilirsiniz. Kötü adam olma korkunuzu yenebilir ve can sıkıcı ayrılık konuşmasını yapabilirsiniz. Çünkü bunu yapmamak sizi kötü adam yapıyor. Bilesiniz diye söylüyorum, kadınların çoğu, öfkeli, manyak sapıklar değildir. Sadece düşünceli, dürüst ve birlikte geçirdiğimiz zamanı onurlandıracak bir ilişki sonu isteriz. Vurgulamak istediğim şu; biriyle ayrılmanın iyi bir yolu vardır."
bugün sorgusuz sualsiz ilişki bitiren erkekler, yarın kendine bağlayacak tek bir dişi bile bulamayacaktır. ilk aşkın ve terk edilişin tadına bakmış bir kadına hiç bir taktik sökmeyecektir bayım.seni beğensin mi istiyorsun, dürüst ol, sana bağlansın mı istiyorsun, düşünceli ol, sana karşı dengeli olsun, seni yormasın mı istiyorsun, paylaşımcı ve özverili ol. birazını bile anlayıp uygulasan sonra sen de iyi hissedeceksin, söz.
inan ki, kimsenin seni çözmeye, peşinden koşmaya ve çelişkilerini anlamlandırıp analiz etmeye çalışacak kadar fazla zamanı yok. kimse de senden, onu tekrar aşkın yüceliğine inandırmanı beklemiyor zaten. hepimiz mantıklı ve olgun bireyleriz neticede. o nedenle rahat ol, azıcık çeki düzen ver, efendi ol.
ve yeryüzünde, aşk üzerine en son demeç vermesi gereken kişi bildirdi. çok iddialı ve gıcığım biliyorum.
sıradaki lütfen...
çok uzun süreden beri hiç hissetmediğim kadar temkinli, ciddi ve karanlık hissediyordum. ne zamandır ertelediğim şu işkence akşamını yaptım. bir romantik komedi seçip arkama yaslanarak süt ve kurabiye tüketmedim. bir işkence akşamı; eski fotoğraflar, yazışmalar, görüntüler ve beynin kat kat derinine itilmiş hislerin, bilerek ve isteyerek, mazoşistçe gün yüzüne çıkarılması işlemidir. yer yer göz yaşı dökerek ve aynanın önünde ağlayarak (ki aynanın önünde ağlayıp kendimi, yansımam yardımıyla daha da ajite etmek en büyük zevklerimden biridir) asla cevabı bulunamayacak bazı soruları yeniden gündeme getirmektir. bu cevabı asla bilinmeyen sorularla kendini üzüp hırpalamaktan zevk almadığınızı söylemeyin bana şimdi sakın. tomboyundan peri bokuna kadar geniş bir yelpazedeki çeşit çeşit kadına sesleniyorum: köpekler gibi aşık olup akabinde terk edilince, sert bi giriş ve "martini lütfen!" artizliğini devam ettirebileceğini mi sandın? sen de yorganın altına girip uzun bir süre öyle lök gibi yatacaksın. tek düşünebileceğin de herhangi bir gerekçe sunulmadan bitirilmiş ilişkin olacak...
öte yandan, ah o ilk terk ediliş, ilk heyecan, kanın damarlardan beyne doğru ilk hücumu, ilk sendeleyiş; derinin altında sinirlerin bir bir kısa devre yaparken, yüzeyde ilk buz kesiş. bir kaç dakika önce sevişme hayalleri kurup aradığın adamın telefonun öbür ucundan gelen uzak ve soğuk "bitti"si. o "bitti"ciğin seninle onun arasına çektiği sınırın yarattığı ve gün be gün sapıklaşan o ulaşma isteği.
ben burda, "partnerlik ilişkisi bitiminde dikkate alınması gereken anti-travmatik erkek davranışlarına örnek ve davranışsal bozuklular dahilinde post-apocalyptic eğilimler gösteren kadının psikolojideki konumu" başlıklı tezimi, daha anlaşılabilir kılmak adına, tüm kadınların yalanlasalar da izlediklerini bildiğimiz "sex and the city" isimli, aslında şehirli kaltakların hayatlarını anlatan diziden bir alıntı yapmak istiyorum:
" Ayrılmanın iyi bir yolu olmadığını düşünenlere;
Aslına bakarsanız, var. Bir kadının yüzüne, artık onu görmek istemediğinizi söyleyecek cesaretiniz ve kibarlığınız olabilir. Bir ilişkiye son vermeyi, bir e-posta, bir mesaj veya telefon kullanmadan da yapabilirsiniz. Kötü adam olma korkunuzu yenebilir ve can sıkıcı ayrılık konuşmasını yapabilirsiniz. Çünkü bunu yapmamak sizi kötü adam yapıyor. Bilesiniz diye söylüyorum, kadınların çoğu, öfkeli, manyak sapıklar değildir. Sadece düşünceli, dürüst ve birlikte geçirdiğimiz zamanı onurlandıracak bir ilişki sonu isteriz. Vurgulamak istediğim şu; biriyle ayrılmanın iyi bir yolu vardır."
bugün sorgusuz sualsiz ilişki bitiren erkekler, yarın kendine bağlayacak tek bir dişi bile bulamayacaktır. ilk aşkın ve terk edilişin tadına bakmış bir kadına hiç bir taktik sökmeyecektir bayım.seni beğensin mi istiyorsun, dürüst ol, sana bağlansın mı istiyorsun, düşünceli ol, sana karşı dengeli olsun, seni yormasın mı istiyorsun, paylaşımcı ve özverili ol. birazını bile anlayıp uygulasan sonra sen de iyi hissedeceksin, söz.
inan ki, kimsenin seni çözmeye, peşinden koşmaya ve çelişkilerini anlamlandırıp analiz etmeye çalışacak kadar fazla zamanı yok. kimse de senden, onu tekrar aşkın yüceliğine inandırmanı beklemiyor zaten. hepimiz mantıklı ve olgun bireyleriz neticede. o nedenle rahat ol, azıcık çeki düzen ver, efendi ol.
ve yeryüzünde, aşk üzerine en son demeç vermesi gereken kişi bildirdi. çok iddialı ve gıcığım biliyorum.
sıradaki lütfen...
3 Ağustos 2012 Cuma
18 Mayıs 2012 Cuma
be a narcissist.
şimdi şöyle ki, kendini savunmasız bir peri boku zanneden bazı kızlarımız var ve biz onlardan pek hoşlanmıyoruz. ya da erotizmin doruklarında yaşadığı izlenimi uyandırmaya çalışırcasına tavırlar sergileyen sevgili kardeşlerimizden de pek tat aldığımız söylenemez. eylül üstadımın da beyan ettiği üzere; "bir pınçık iltifat, övülmek ve beğenilmek uğruna beyni sikişen" arkadaşlarımız var, görüyoruz. mesela yağmurda sırılsıklam olmuş, sıçana dönmüş ama hala gözlerini bayıltıp dudaklarını aralayarak pozlar veriyor. "hey erkekler, bakın seksi ve güzelim, fark edin beni" diyor adeta. şimdi nasıl desem...azıcık güzel olsan belki işe yarardı ama güzel de değilsin be minnoşum. bu kendini beğendirtme işiyle kafayı yemeden önce aç bi liv tyler olsun, bi kate winslet olsun bunların resimlerine filan bak. sen seksi ve savunmasız bi tavşan değilsin ki ismail, ay neler diyorum, ismail diyorum, ters şey yaptı bende.
amacım aşağılamak elbette, yoksa neden böyle sağduyulu bir yazı yazayım, toplumsal hizmetlerin şahını sunuyorum, dışardan nasıl göründüğünüzü söylüyorum: "bence çok güzelim" temalı fotoğraflarınızdan kusmak üzereyim. ayrıca bu teşhircilik neden? o götün o göbeğin ne işi var ekranlarımızda? güzel vücut-kötü vücut fark etmiyor, birer parça et olmaktan öteye geçemiyorlar ve siz ısrarla, aç gözlerle beğenilmeyi istiyorsunuz.
bugünlük hakaretlerim bu kadar, şimdi lütfen sakince kalk, aynanın önüne git ve ömrünün geri kalanını orada tamamla, hadi artık, bize de malzeme verme artık, hadi.
19 Ocak 2012 Perşembe
29 Aralık 2011 Perşembe
24 Aralık 2011 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)