16 Eylül 2012 Pazar

o balkabağı sindirellanın arabası değil götüymüş, 12den sonra da gece kulübüne dönüşüyomuş.

aynı anda da terbiyesiz erkeklere...

çok uzun süreden beri hiç hissetmediğim kadar temkinli, ciddi ve karanlık hissediyordum. ne zamandır ertelediğim şu işkence akşamını yaptım. bir romantik komedi seçip arkama yaslanarak süt ve kurabiye tüketmedim. bir işkence akşamı; eski fotoğraflar, yazışmalar, görüntüler ve beynin kat kat derinine itilmiş hislerin, bilerek ve isteyerek, mazoşistçe gün yüzüne çıkarılması işlemidir. yer yer göz yaşı dökerek ve aynanın önünde ağlayarak (ki aynanın önünde ağlayıp kendimi, yansımam yardımıyla daha da ajite etmek en büyük zevklerimden biridir) asla cevabı bulunamayacak bazı soruları yeniden gündeme getirmektir. bu cevabı asla bilinmeyen sorularla kendini üzüp hırpalamaktan zevk almadığınızı söylemeyin bana şimdi sakın. tomboyundan peri bokuna kadar geniş bir yelpazedeki çeşit çeşit kadına sesleniyorum: köpekler gibi aşık olup akabinde terk edilince, sert bi giriş ve "martini lütfen!" artizliğini devam ettirebileceğini mi sandın? sen de yorganın altına girip uzun bir süre öyle lök gibi yatacaksın. tek düşünebileceğin de herhangi bir gerekçe sunulmadan bitirilmiş ilişkin olacak...

öte yandan, ah o ilk terk ediliş, ilk heyecan, kanın damarlardan beyne doğru ilk hücumu, ilk sendeleyiş; derinin altında sinirlerin bir bir kısa devre yaparken, yüzeyde ilk buz kesiş. bir kaç dakika önce sevişme hayalleri kurup aradığın adamın telefonun öbür ucundan gelen uzak ve soğuk "bitti"si. o "bitti"ciğin seninle onun arasına çektiği sınırın yarattığı ve gün be gün sapıklaşan o ulaşma isteği.

ben burda, "partnerlik ilişkisi bitiminde dikkate alınması gereken anti-travmatik erkek davranışlarına örnek ve  davranışsal bozuklular dahilinde post-apocalyptic eğilimler gösteren kadının psikolojideki konumu" başlıklı tezimi, daha anlaşılabilir kılmak adına, tüm kadınların yalanlasalar da izlediklerini bildiğimiz "sex and the city" isimli, aslında şehirli kaltakların hayatlarını anlatan diziden bir alıntı yapmak istiyorum:

    " Ayrılmanın iyi bir yolu olmadığını düşünenlere;

 Aslına bakarsanız, var. Bir kadının yüzüne, artık onu görmek istemediğinizi söyleyecek cesaretiniz ve kibarlığınız olabilir. Bir ilişkiye son vermeyi, bir e-posta, bir mesaj veya telefon kullanmadan da yapabilirsiniz. Kötü adam olma korkunuzu yenebilir ve can sıkıcı ayrılık konuşmasını yapabilirsiniz. Çünkü bunu yapmamak sizi kötü adam yapıyor. Bilesiniz diye söylüyorum, kadınların çoğu, öfkeli, manyak sapıklar değildir. Sadece düşünceli, dürüst ve birlikte geçirdiğimiz zamanı onurlandıracak bir ilişki sonu isteriz. Vurgulamak istediğim şu; biriyle ayrılmanın iyi bir yolu vardır."

bugün sorgusuz sualsiz ilişki bitiren erkekler, yarın kendine bağlayacak tek bir dişi bile bulamayacaktır. ilk aşkın ve terk edilişin tadına bakmış bir kadına hiç bir taktik sökmeyecektir bayım.seni beğensin mi istiyorsun, dürüst ol, sana bağlansın mı istiyorsun, düşünceli ol, sana karşı dengeli olsun, seni yormasın mı istiyorsun, paylaşımcı ve özverili ol. birazını bile anlayıp uygulasan sonra sen de iyi hissedeceksin, söz.

inan ki, kimsenin seni çözmeye, peşinden koşmaya ve çelişkilerini anlamlandırıp analiz etmeye çalışacak kadar fazla zamanı yok. kimse de senden, onu tekrar aşkın yüceliğine inandırmanı beklemiyor zaten. hepimiz mantıklı ve olgun bireyleriz neticede. o nedenle rahat ol, azıcık çeki düzen ver, efendi ol.

ve yeryüzünde, aşk üzerine en son demeç vermesi gereken kişi bildirdi. çok iddialı ve gıcığım biliyorum.

sıradaki lütfen...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder