Merhaba, derler ki göte giren şemsiye açılmazmış. açılmadı. güneşli ve miskin bir pazar günü, arkadaşlarım evime bruncha gelecekler. işte bu yazı, o brunchta neler yaşandığının belgesidir. o gün erkenden kalkmış markete alışverişe giderken, eminönünde balıkekmekçilerin ordaki işportadan aldığım şapkamı takmıştım. hava soğuktu ama bu soğuk şıklığıma gölge düşüremezdi. moda konusunda en bilir kişi bendim sonuçta.
aynaya bakıp kendi kendime güzelliğimi teyit ettikten sonra markete gittim. aklımda bruncha çağırdığım arkadaşlarımın neler giymiş olabilecekleri düşüncesi dolanıyordu. eve döner dönmez beni daha zengin gösterecek bişeyler bulmalıydım. pasta tabanı-pasta kreması ve çilek aldım, eve döndüm.
olamaz! arkadaşlarım gelmişlerdi, oysa daha çilekli-pipili pastam ve röpdeşambırlı cookielerim hazır değildi! ne yapacaktım? hımbıl hımbıl kapıya yürüdüm ve mecburen onları içeri buyur ettim. neyseki hepsi götüm gibi giyinmişlerdi. hala en şık bendim. demek ki sorun yok :)
kendimi daha zengin gösterecek ekose pardesümü de evin içinde giymek bir marifetmişcesine omuzlarıma atmış, konuklarımı ağırlarken, aklıma yalnızca benim gibi vogue bi insana yakışabilecek bi fikir geldi. bir moda blogu açmalı ve kendimi güzellik,şıklık,sanat sevicilik ve bilimum alanlarda kanıtlamalı, statü kazanmalıydım. sizlere "brunch" kisvesi altında bahsettiğim etkinliğin "altın günü" olduğu gerçeğini ancak bu şekilde değiştirebilirdim. işe, konuklarıma bu düşüncemden bahsederek başladım. onlara eminönünden aldığım şapkamı anlattım. nasıl moda olacağını ve nasıl bütün kadınların kullanacağını. hepsi beğenmiş görünüyorlardı. hepsi iltifat ettiler ama içten içe kıskandılar kaltaklar.
konuklarımdan biri kocası için özel olarak yaptığı bir kek tarifini paylaşırken, sabah yediğim müsli yüzünden gaz sancısı çekmeye başlamıştım.o kocası için yaptığı keke derin yaşamsal anlamlar yüklerken ben kıvranmaya ve morarmaya başlamıştım. herkesin hep bir ağızdan konuştuğu anları yakalamaya çalışıyordum rahatça osurabilmek için. fakat kokuyu nasıl açıklayacaktım? hemen çantamdan estee lauder dan aldığım shit dé o lala yı çıkardım. misk ve amber özütlü bu koku osuruğu aratmıyordu. hepsi de bayıldı, derin derin çektiler ciğerler bayram etti.artık yeterdi. onların dikkatini şapkama çekmeliydim.
sonunda karşılarına dikildim ve beni dinleyin bitchler diye bağırdım. yakında hepiniz, açacağım moda blogunun kölesi olacaksınız, okumadan ve benim tarzımı benimsemeden insan içine çıkamayacaksınız! hepsi kahkahalarla gülmeye ve evi terk etmeye başladılar. ama durun, ben daha şapkayı nasıl kombinleyeceğinizi anlatacaktım dedimse de dinletemedim. en sonuncu çıkarken "o giydiğin şeyle odri hepbörnden çok emine s.bedere benzemişsin" dediği an yıkıldım. aynı gün solaryuma gittim ve 5 ton karardım. emine s. beder olacağıma indira ghandi olurdum daha iyi.
ahahaha afferim canım benim, eminönünden aldığın şapkanla gerçek bir moda ilahı olma yolunda önemli bir adım atmışsın. ama bence arkadaşların seni çekemiyorlar, onlara bol bol shit' o lala koklat akılları başlarına gelsin.
YanıtlaSil